Kelime anlamı ‘yaşayan çiçekler’ dir. İnsan ve doğayı birbirine yakınlaştıran bir çiçek düzenleme Japon sanatıdır. Çiçeklerin şekli, tarzı ve renkleri çok önemlidir ama Batı kültürünün aksine çiçeklerin saplarına ve yapraklarına da vurgu yapar. İkebana sanatının merkezinde: uyum esasları, minimalizm, sembolizm ve düzenleme amacı yer alır.
Japon kültüründe çiçek yaşatma-düzenleme sanatı olan İkebana , Budist inancıyla doğanın güzelliklerini yansıtan bir sanattır. İlk olarak budist ibadetlerde ve ölmüşlerin ruhlarına sunulan bu çiçekler, bir ritüel olmuş ve 15. yüzyılda budist rahiplerin öğrettiği bir sanat olarak yer edinmiştir (yaygınlaşması 17.yüzyılı bulmuş). Zamanla toplum arasında özel bir ilgi olmuş ve ikebana öğretilerini temel alan bir çok okul açılmıştır. Günümüzde en bilinen ve en eski olan okul budist rahip Ikenobo Senei tarafından kurulmuştur. Japonya-Kyoto’da bulunan bu okul Rokkakudo tapınağında faaliyetlerine devam ederken, 45 dalda verdiği eğitimle aristokrat sınıfından papazlara kadar geniş bir öğrenci kitlesiyle öğretilerine devam etmektedir. 19. yüzyılda İkebana adına ilk modern okul açılırken, 20. yüzyılda artistik sanata önem verilmesiyle serbest stil geliştirilmiştir. Günümüzde Japonya’da İkebana eğitimi veren 3000 okul bulunmaktadır.
İkebana çiçek sanatına döndüğümüzde ise düzenlenen çiçeklerin vazo, saksı, buket gibi çok çeşitli sunulduğunu görmek mümkündür. Ikebana stilinde 3 ana dal bulunurken bunlar; cennet, dünya (toprak diye de geçer) ve insan olarak sembolize edilmektedir. Mesela buketin en altında bulunan çiçek-yeşillikler kişinin geçmişini, orta kat bugünü, üst kat ise geleceği simgelemektedir ki her buketin kendine ait bir dinamiği vardır (genç kişilere hediye edilecek buketlerde üst kata, yani geleceğe yoğunlaşılır bir örnektir). Yaşam felsefesiyle ilgili olan ikebana tasarımı çiçeğin seçimi, düzenlemedeki tutumlar ve çiçeklere karşı saygı olarak önemli bir yere sahiptir.